Türkçe
| Other example sentences | |
|---|---|
| Such as taking Bear out in the evening. | Akşam Bear'i dışarı çıkarmak gibi. |
| Feeding spiders in the garden with a wasp? | Bahçedeki örümcekleri yaban arısıyla beslemek mi? |
| And a very modern open kitchen with a living room. | Ve çok modern oturma odalı açık bir mutfak. |
| By snoring really loudly! | Bayağı gürültülü horlayarak! |
| By rubbing two pieces of wood together, friction! | İki odunu birbirine sürterek, sürtünmeyle! |
| Please put the stuff you are carrying into the trolley slowly. | Elinde taşıdıklarını yavaşça arabaya koy lütfen. |
| Or kill yourself... | Ya da kendini öldürmek... |
| Thank you sir... Any dessert or anything else, madam? | Teşekkür ederiz efendim... Tatlı ya da başka bir şey ister misiniz hanfendi? |
| Other than that, Sade and Jamiroquai. | Bunun dışında, Sade ve Jamiroquai. |
| You, me, Diego and my friend's sister from Australia. | Sen, ben, Diego ve Avustralya'dan gelen arkadaşımın kız kardeşi. |
| Walking distance from the tube, a very nice, big garden... | Metroya yürüme mesafesinde, çok güzel, büyük bahçeli... |
| Yes, no cleaner, but a pressure cooker! | Evet, temizlikçi yok ama düdüklü tencere var! |
| Staying or leaving? | Kalıyor musunuz, gidiyor musunuz? |
| No, no, not there! | Hayır hayır, oraya değil! |
| Yes, but not only because of the garlic! | Evet ama sadece sarımsak yüzünden değil! |
| 650 per month, including all bills, no extra payments. | Aylık 650, bütün faturalar dahil, ekstra ödeme yok. |
| 30th of May... 2017. | 30 Mayıs... 2017 |
| With some potatoes and onions. | Biraz patates ve soğan ile. |
| That's exactly what I'm planning... A nice house in the city centre! | Ben de tam olarak bunu planlıyorum... Şehir merkezinde güzel bir ev! |
| What the f*ck!? With all your chips in it? | Has*ktir? Senin patates kızartmaların içindeyken mi? |
