Türkçe
In English we use imperatives to :
The positive imperative is the same as the infinitive. The negative imperative is don't + infinitive.
Notes for use of imperatives :
In English an imperative sentence does not require a subject; the pronoun "you" is implied.
Imperative Example Sentences :
Positive Examples of Imperatives :
Negative Examples of Imperatives :
| Imperative example sentences | |
|---|---|
| Yeah, let's give it a go and see what happens. | Tamam, hadi deneyelim ve ne olacak görelim. |
| Let me check if the kitchen is still open, darling. | Mutfak hala açık mı bir bakayım, canım. |
| Sleep well and sweet dreams. | İyi uykular ve tatlı rüyalar. |
| Don't forget the beer deal. | Bira sözünü unutma. |
| https://www.youtube.com/watch?v=u7b_DDgvsgA | Linki görmek için buraya tıklayın! |
| Let me ask. | Bir sorayım. |
| Hmm, well okay, let's steal some then! | Hmm, peki, tamam hadi çalalım biraz o zaman! |
| https://www.google.com/search?q=How+did+Pinocchio+realize+he+wasnt+a+real+boy | Linki görmek için buraya tıklayın! |
| Yes okay, let's go inside so I can show you the house. | Evet tamam, içeri gidelim de size evi göstereyim. |
| Oh god! Look at the queues at the counters. | Allah! Kasalardaki kuyruğa bak. |
| A tenner is fine, let's see the cash first. | Onluk iyidir, önce parayı görelim. |
| Come on! Let me introduce you to them. | Haydi gel! Seni onlarla tanıştırayım. |
| Yes, just ask me! | Evet, bana sor! |
| Michael, grab the door knob and pull it as hard as you can! | Michael, kapının kolunu tut ve çekebildiğin kadar güçlü çek! |
| Here is your f*cking tenner, spend it wisely! | Al kodumun onluğunu, akıllıca harca! |
| Okay, that's fine, enjoy your breakfast then. | Tamam, güzel, iyi kahvaltılar sana o zaman. |
| Let me ask the girls if they want something, too. | Kızlara sorayım onlar da bir şey istiyorlar mı. |
| Okay, let's go! | Tamam, hadi gidelim! |
| Please be there on time... Don't make me wait! | Lütfen vaktinde orada ol... Beni bekletme! |
| That's a good idea, let me get him then. | İyi fikir, gidip alayım onu o zaman. |
