Türkçe
İngilizce öğrenmeye çalışan birçok insan karşılıklı İngilizce konuşmalar yapmayı yazılı iletişim kurmaya göre çok daha zor bulur.
Hatta bazıları topluluk önünde veya telefonda İngilizce konuşmanın hayatlarındaki en stresli anlardan biri olduğunu söyler.
İngilizce konuşmalar esnasında yaşanan bu stres genellikle hata yapma korkusundan kaynaklanır.
Cümle içerisinde kullanılan kelimelerin dizilimlerinden, zamanların veya telaffuzların doğruluğundan emin olunmaması bu korkuyu tetikleyen nedenlerdendir.
Sosyal yaşamınız veya iş yaşamınız gereği İngilizce konuşmanız gerekebilir, her iki durumda da konuşmalar ilerleyip daha detaylı bilgiler vermeniz gerektikçe daha uzun cümleler kurmanız ve cümleler içerisinde daha çok kelime kullanmanız gerekir, bu da daha fazla hata yapma riskini beraberinde getirir.
Yeterli seviyede İngilizce konuşma pratiğine sahip değilseniz hata yapmak yerine kendinizi daha kısa cümlelerle ifade etmeyi tercih etmeniz doğaldır.
Fakat kısa cümleler ile iletişim kurmaya çalışmak İngilizce konuşmalarınızda akıcılık kazanmanıza yardımcı olmadığı gibi karşı tarafın da iletişime olan ilgisini kısa sürede kaybetmesine de neden olur!
Yeni bir dil öğrenmemizin amacı o dili kullanarak iletişim kurmaktır ve daha iyi iletişim kurabilmek için komplike cümleleri anlamayı ve hızlı cümleler kurabilmeyi mutlaka öğrenmemiz gerekir.
Geleneksel İngilizce eğitim yöntemleriyle bunu başarmak istediğinizde gerçek yaşamda hiçbir zaman ihtiyaç duymayacağınız birçok gramer kuralı ve kelimeyi öğrenmek gibi can sıkıcı işlerle uğraşmanız gerekir.
Diğer alanlarda öğrenme problemi yaşamayan birçok insan öğrendikleri gramer kurallarını günlük hayatta pratiğe dönüştürememeleri nedeniyle kendilerini İngilizce öğrenme konusunda başarısız hisseder.
Sonuç olarak çoğu ya İngilizce eğitimlerini sürekli gelmeyecek yarınlara erteler ya da umutsuzluğa kapılarak İngilizce öğrenme fikrini tamamen kafalarından silerler.
Peki problem İngilizce öğrenmek için tercih ettiğiniz yöntemlerdeyse?
Bir örnekle gramer kurallarının günlük yaşamda ne kadar işimize yaradığına bakalım :
Orta seviyede İngilizce gramer bilgisine sahip, kahve sever biri olduğunuzu varsayalım ve aşağıdaki 3 kelimeyi cümle içerisinde kullanarak bir kahve siparişi vermeyi deneyelim.
Kullanmanız gereken gramer kuralı :
Modal Verb + Subject + Main Verb + Adjective + Object?
Cümle içerisinde kullanmanız gereken 3 kelime :
Skimmed milk / medium size / strong
Eğer sadece teorik gramer kuralları ile İngilizce öğrendiyseniz yukarıdaki kelimeleri doğru sıralayarak bir cümle oluşturmak normalde olması gerekenden çok daha fazla zamanınızı alır ve acı bir gerçekle yüzleşirsiniz : günümüzde kimsenin başkalarının cümle kurmasını bekleyecek vakti yoktur!
Teorik gramer bilgisiyle İngilizce konuşmaya çalışmak “spor salonunda egzersiz makinaları nasıl çalışır” kitabını okuyarak fit bir vücut hayali kurmaya benzer!
Beynimizin de tıpkı kaslarımız gibi çalışır ve kendinizi bir konu üzerine geliştirmek istediğinizde bunu ancak pratik yaparak gerçekleştirebilirsiniz.
Daha basit örneklerle devam edelim : Aşağıda anlamanın ve cevaplamanın çok daha hızlı gerçekleştiği bazı sorular var :
İlginç bir şekilde yukarıdaki soruları okuduğunuz anda ekstra bir çaba harcamadan cevaplar kafanızda otomatik olarak belirir.
Sizce bunun nedeni herkesin soruları anlayacak ve cevaplayacak seviyede İngilizce gramer bilgisine sahip olması mı?
Yoksa sadece örnek soru-cevap kalıplarının yaşamları boyunca yeterince tekrarlanmış olması olabilir mi?
Nasıl olduğuna kısaca göz atalım :
Dünya üzerinde yaklaşık 7.000 dil konuşuluyor ve bunlardan yalnızca 4.000’i konuşma dilinin yanında yazılı bir dil geliştirmiş.
Başka bir deyişle geriye kalan yaklaşık 3.000 dili konuşan tüm insanlar dillerini hiçbir yazılı gramer kuralı olmadan öğrenmek zorunda!
İlk bakışta zor görünse de aslında hepimiz yazılı gramer kuralları olmadan dil öğrenme konusunda çok başarılıyız.
Bu sayede 6 yaşında okuma-yazmayı öğrenmemize rağmen 4 yaşından itibaren akıcı bir şekilde konuşup, kompleks cümleleri kolayca anlayabiliriz.
Bu öğrenme yönteminin adı “repetitive learning” ve yaşamımız boyunca otomatik olarak gerçekleştirebildiğimiz hemen her şeyi bu yönteme borçluyuz.
Repetitive learning hakkında daha fazla bilgiye aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz :
https://en.wikipedia.org/wiki/Spaced_repetition
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5625023/
Peki gramer kuralları ile vakit kaybetmeden İngilizcenizi nasıl geliştirebilir ve konuşmalarınızda akıcılık kazanabilirsiniz?
Etkili bir iletişim tarafların iletilen mesajları doğru anlamasıyla başlar.
İletilen mesajları doğru anladığınızdan emin olabilmek için doğru yöntemleri seçerek listening pratiği yapmanız önemlidir.
Aşağıda İngilizce listening pratiği yaparken dikkat etmeniz gereken en önemli noktaları bulabilirsiniz.
Listening pratiği yaparken mutlaka ana dili İngilizce olan insanlar (native speaker) tarafından gerçekleştirilen konuşmaları dinleyin.
Aktif dinleme pratikleri yapmaya özen gösterin.
(https://en.m.wikipedia.org/wiki/Active_listening)
Uzun süreli bir kaydı tek defa dinlemek yerine daha kısa süreli kayıtları birkaç kez tekrar dinleyin.
Kelimelerin tek başlarına telaffuzları yerine cümle içerisindeki diğer kelimeler ile birlikte söyleniş şekline odaklanın.
Diğer dillerde olduğu gibi İngilizcede de kelimeler kendisinden önce veya sonra gelen kelimelere bağlı olarak farklı vurgulara sahiptir.
Ana dili İngilizce olan insanlar (native English speakers) günlük konuşmaları tek tek kelimeleri duyarak değil, cümlenin tamamının söyleniş şekliyle anlamaya yatkındırlar.
Bu nedenle listening pratiğini bilgisayar tarafından üretilen sesler (text-to-speech) yerine ana dili İngilizce olan insanlar tarafından gerçekleştirilen seslendirmelerle (voice-over) yapın.
Bilgisayar tarafından üretilen sesler kelimeleri ayrı ayrı doğru telaffuz edebilir fakat kelimeleri arka arkaya cümle oluşturacak şekilde okuduklarında doğallıktan uzaklaşır ve dinleyiciler için konuşmaları takip etmek zorlaşır.
Aşağıda aynı konuşmanın bilgisayar tarafından ve native speakerlar tarafından seslendirilmiş örneklerini inceleyin.
Text to speech example :
Mike&Cate voice-over example :
Kendinizi daha kompleks İngilizce cümleler kurmaya zorlamanız İngilizcenizi bir üst seviyeye taşıyabilmeniz açısından da en önemli dönüm noktalarından biridir.
Ancak bu aşamadan sonra İngilizce konuşmalarınızda akıcılık sağlayacak vurgu ve tonlamalar üzerine pratik yapma imkanına sahip olursunuz.
Kısa cevapların karşınızdakilerin iletişime olan ilgisini kısa sürede kaybetmesine neden olur, aynı şekilde gereksiz uzatılan cümlelerin de negatif etkisi olduğunu unutmayın.
Sözlük benzeri uygulamalardan İngilizce kelimeleri tek tek öğrenmeye çalışmak yerine kelimelerin cümle içerisinde kullanımlarını öğrenmeye yoğunlaşın.
Gramer kurallarını öğrenmek için zaman harcamak yerine ihtiyacınız olan cümleleri kendiniz kurabileceğiniz uygulamalarla pratik yapın.
Bu şekilde aşağıdaki cümleyi kendi başınıza kurarak kahve siparişinizi verebilirsiniz.
Can I have a medium size, strong, skimmed milk coffee, please?
Could I have a medium size, strong, skimmed milk latte/cappuccino, please?
İngilizce öğrenmek ve konuşmalarınızda akıcılık kazanmak zaman alan bir iştir, bu nedenle pratik yaparken sıkılmayacağınız eğlenceli bir yöntem bularak işe başlayın.
İnternet üzerinde başlangıç seviyesi ve çocuklar için uygun birçok online İngilizce eğitim sitesi ve uygulama bulabilirsiniz fakat orta seviye ve üzeri İngilizce bilgisine sahip bir yetişkinseniz ilginizi çekecek uygulamalar bulmak daha zordur.
www.mikeandcate.com u deneyin!
Mike&Cate online İngilizce eğitim uygulamasını kullanarak :
